14 Mayıs 2013 / Sağlığın Sesi (Web Haber)
ENDOMETRİOZİS HASTASI GEBE KALABİLİR Mİ?
“Çikolata kisti (endometriozis) rahim içini döşeyen endometrial hücrelerin rahim dışında yerleşerek üremesidir” diyen Prof. Dr. Hakan Yaralı, üreme çağındaki kadınların yüzde 15’inde, çocuk sahibi olmakta güçlük çekenlerin ise yüzde 30’unda çikolata kistine rastlanıldığına dikkat çekti. Yaralı, şöyle devam etti:
“Çikolata kisti hastalığı en çok yumurtalıkları ve karın zarını tutar. Bunun dışında rahim ve makat (kalın bağırsağın son bölümü) arasına yerleşebilir. Ağrılı tuvalete çıkmaya neden olabilir. Hastalık genelde ilerleyici bir karakter gösterir ve yaygınlığı ancak laparoskopi ile anlaşılır. 4 evrede sınıflandırılır; Evre I, 2,3, ve 4. evreleme için laparoskopi şarttır. Laparoskopi esnasında, gözlenen çikolata kisti odaklarına, yapışıklık, kitle varlığı ve büyüklüğü ile makat-vajen arası boşluğun kapalılığına göre evrelendirme yapılır. Evre I’de karın içinde sadece milimetrik çikolata kistleri var iken, Evre 4’de yaygın çikolata kistleri ve yaygın yapışıklıklar olabilmektedir.
İleri evre dediğimiz Evre 3 ve Evre 4’de her iki tüp-yumurtalık anatomik ilişkisini bozacak yapışıklıklar gelişmesi nedeni ile kısırlık gelişebilmektedir. Erken evre (Evre I, II) çikolata kisti görülen hastalarda ise, tüp ve yumurtalıklar arasında yapışıklık olmasa dahi, bazı sitokin dediğimiz maddelerin artışı nedeniyle, yumurta, sperm ve veya embriyo üzerine olası olumsuz etki nedeniyle gebe kalmakta sıkıntı görülebilmektedir.
Çikolata kistleri varlığında eğer ağrı şikayeti ön planda ise ve kişinin hayat kalitesini olumsuz etkiliyorsa ameliyat edilmesi düşünülebilir. Ayrıca, ultrasonografi ile %90 duyarlılıkla çikolata kisti tanısı doğru konabilmektedir. Eğer ultrasonografi sırasında, kanser endişesi yaratacak bir görünüm var ise de ameliyat yapılması düşünülebilir. Aksi takdirde, her ameliyat, en iyi ellerde uygulansa dahi, sağlıklı yumurtalık dokusuna zarar verici olabileceği için ameliyat yapılmasını önermemekteyiz. Bu nedenle, ben kendi pratiğimde, eğer hastanın çok belirgin bir ağrı şikayeti yok ise ve çok büyük, teknik olarak yumurta toplamaya engel olabilecek çikolata kistleri yok ise operasyon yapmadan tüp bebek uygulaması yapmayı tercih etmekteyim. Bu kapsamda, uluslararası rehber kılavuzlarımız da 4 cm’nin altındaki çikolata kistlerine dokunulmamasını tavsiye etmektedirler.
Kendi hastalarımıza da bu kapsamda baktığımızda, tüm hastalarımızın içerisinde, çikolata kisti olan 843 hastamız olduğunu gördük. Bu hastaların sonuçlarını incelediğimizde, çikolata kisti olmayan, benzer profildeki diğer hastalar ile karşılaştırdığımızda, gebelik, düşük ya da canlı doğum oranları arasında fark olmadığını gördük. Yani diğer bir değişle, çikolata kisti öyküsü varlığı, hastanın tüp bebek tedavisi sırasında kisti olsun ya da olmasın gebe kalma oranlarına ilave bir olumsuzluk yüklememektedir.
Yine hastalarımızı incelerken, çikolata kisti öyküsü olan 843 hastamızdan, 360’ının daha önce opere oldukları için, tüp bebek tedavisi sırasında kisti bulunmamakta idi. 483 hastanın ise tüp bebek tedavisi sırasında çikolata kistleri vardı. Tedavi sırasında kisti olan 483 hasta ile, hiç çikolata kisti öyküsü olmayan, benzer profildeki hastaları karşılaştırdığımızda, yine gebelik, düşük ve canlı doğum oranları arasında fark olmadığını gördük. Bu sonuçlar da göstermektedir ki, tüp bebek yapılmasına karar verilmiş, çikolata kisti bulunan hasta grubunda, kistin bizzat kendisi ne gebe kalınabilirlik ne de gebeliğin devamı açısından bir olumsuzluk yüklememektedir. ”