13 Mart 2010 / Milliyet Gazetesi

TÜP BEBEK'TE YENİ DÜZENLEME

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı, "Transfer edilen embriyo sayısının yasal olarak sınırlandırıldığı batı ve kuzey Avrupa ülkelerinde, 3-6 uygulamanın tamamı devlet tarafından karşılanmaktadır. Transfer edilen embriyo sayısı sınırlandırıldığında, gebelik oranı azalacağı için, uygulama sayısı olarak devlet desteği artırılmadan bu yönetmeliğin başarılı olma şansı yoktur" dedi. EVİN DEMİRTAŞ Türkiye'de her yüz çiftten yaklaşık 10-15'i kısırlık (infertilite) sorunu yaşıyor. Bu rakamın her geçen gün artma eğilimi göstermesi, tüp bebek tedavisinin önemini artırıyor. Sağlık Bakanlığı'nın tüp bebek konusunda yeni düzenlemeler getiren yönetmeliğine göre; cinsiyetle ilgili ciddi bir kalıtsal hastalıktan kaçma hali hariç artık doğacak çocuğun cinsiyetini belirleme amaçlı embriyo seçimi ve transferi yapılamayacak.

Türkiye'de yaklaşık 20 yıldan bu yana tüp bebek uygulaması yapılıyor. Türkiye'deki tüp bebek merkezi sayısı ise 120 civarında. Tüp bebek tedavisinin ortalama maliyeti bin-bin 500 dolar arasında değişiyor. Avrupa'da tüp bebek tedavisinin ortalama maliyeti, Türkiye'nin 3-4 katına ulaşıyor.

Tablo böyle olunca Türkiye'ye, İngiltere, Almanya, Rusya, Ukrayna ve Belçika'dan hastalar tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olmak için geliyorlar. Ancak Sağlık Bakanlığı'nca 6 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelik sonucunda, Türkiye'deki tüp bebek merkezi sayısı ciddi biçimde azalma tehlikesi altında görünüyor. Yeni yönetmeliğe göre; Üremeye Yardımcı Tedavi (ÜYTE)uygulamasında, birden fazla embriyo transfer edilmemesi esas olacak. Ancak 35 yaşa kadar birinci ve ikinci uygulamada tek embriyo, üçüncü ve sonraki uygulamalarda iki embriyo, 35 yaş ve üzerinde tüm uygulamalarda en fazla iki embriyo transfer edilebilecek. Cinsiyetle ilgili ciddi bir kalıtsal hastalıktan kaçma hali hariç artık doğacak çocuğun cinsiyetini belirleme amaçlı embriyo seçimi ve transferi de yapılamayacak.

Prof. Dr. Hakan Yaralı Devlet desteği artmalı Konuyu Milliyet Ankara okurları için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklan Ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı ile konuştuk. 

U: Sağlık Bakanlığı yetkilileri, yeni yönetmelikle getirilen düzenlemelerin, "çoğul gebeliklerin önlenmesi dolayısıyla da anne ve bebek ölümlerinin azaüüması amacıyla "yapıldığını söylüyor. Nasd Değerlendiriyorsunuz ?

H.Y: Transfer edilen embriyo sayısının yasal olarak sınırlandırıldığı baü ve kuzey Avrupa ülkelerinde, 36 uygulamanın tamamı devlet tarafından karşılanmaktadır. Transfer edilen embriyo sayısı sınırlandırıldığında, gebelik oranı azalacağı için, uygulama sayısı olarak devlet desteği artırılmadan bu yönetmeliğin başarılı olma şansı yoktur. Hastanın parayı cebinden ödediği Amerika'da ise, sadece tavsiye mahiyetinde Amerikan Üreme Derneği'nin (ASRM) görüşü vardır, yasal sınırlama yoktur. Bu şekilde yasaklayıcı bir yönetmeliğin hasta aleyhine olacağı aşikârdır.
 
U: Yeni yönetmelikte tüp bebek merkezleri dışında hasta takibi de yasaklanıyor. Bunun yansımaları nasıl olur?

H.Y: Yönetmelik ile yaşadıkları il veya bölgelerde tüp bebek merkezi olmayan kısır çiftler mağdur olacaktır.
Yumurta bağışı da yasak

U: Yumurta bağışı yani "Donasyon Uygulamaları" da yasaklanmış durumda. Yumurta bağışı nasd bir uygulama, çiftler ne zaman bu yola başvurur?

H.Y:
Yumurta bağışı dünyada ilk defa 1983 yılında uygulanmıştır. En çok yumurtalık fonksiyonları bitmiş yani menopozdaki hastalara uygulanır. Erken menopoza giren hastalar, hasta grubunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kadında genetik bir hastalık olması durumunda, hastalığın doğacak çocuğa geçmesini engellemek için yumurta bağışından yararlanılabilir. Kadın menopozda olmadığı halde, yaşının ileri veya över rezervinin düşük olması nedeniyle tüp bebekte basan şansının çok az olması durumlarında da önerilebilir. Uygulamanın yasak olduğu ülkelerden serbest olduğu ülkelere önemli bir sağlık turizmi gerçekleşmektedir. Yönetmelik ülke sınırları içinde bu uygulamayı yasaklayabilir, ancak çiftlerin istedikleri yurt dışında çare aramalarının engellenmemesi gerekir. 

U: Yönetmelik, "dondurarak saklama''yöntemiyle ilgili nasd bir düzenleme getiriyor?

H.Y: Döl hücrelerinin üç aydan daha uzun süre dondurulması gerektiğinde DNA analizi yapılması zorunluluğu getiriliyor. Güvensizlik üzerine kurulu bir sistem içinde alınacak polisiye önemlerin yararlı olmayacağı inancındayım.